- bilmem nasıl
- somehow or other
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
bilmem hangi (veya kaç veya kim veya nasıl veya ne) — önemli veya anlatılması gerekli görülmeyen şeyler için kullanılan bir söz Bilmem hangi dairede kâtipmiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeşmibülbül — is., Far. çeşm + bulbul Üzeri beyaz, sarmal süsler ve çiçek motifleri ile bezenmiş cam işi Burada çeşmibülbüllerin güzelliğini bilmem nasıl tarif etmeli. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzlet — is., esk., Ar. ˁuzlet Toplum yaşayışından kaçıp tek başına yaşama Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ülfet — is., esk., Ar. ulfet 1) Alışma, kaynaşma 2) Tanışma, görüşme Temiz ve metin bir insan olduğu ilk ülfetinden anlaşılırdı. Y. K. Beyatlı 3) Dostluk, ahbaplık Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
böyle — sf. 1) Bunun gibi, buna benzer Ah Şaban ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı! H. E. Adıvar 2) zf. Bu yolda, bu biçimde, hakeza Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki? A. Gündüz 3) zf. Bu derece Böyle bir sevmek görülmemiştir. A … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakaralmaz — is. 1) Basit, ilkel çakmak 2) Basit, ilkel tabanca 3) sf. Kalitesiz Nasıl oldu bilmem eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı. B. Felek 4) sf., argo İşe yaramayacak durumda olan, bozuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
da / de — bağ. 1) Daha önce geçmiş bir cümle veya eş görevli öge ile sonraki arasında den başka anlamıyla ilişki kuran bir söz Bu adamın kim olduğunu o da öğrenmişti. R. N. Güntekin 2) Azarlama, yalvarma, küçümseme, yakınma, övme anlamlarında iki cümleyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
murdar — sf., Far. murdār 1) Kirli, pis Bu murdar kümeste nasıl oturuyorsun bilmem? A. Mithat 2) Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3) Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Birleşik Sözler murdarilik … Çağatay Osmanlı Sözlük